santralistanbul

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©Emre Arolat Architects

Mimar: Emre Arolat Architects (EAA), Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri (NSMH),  Mimarlar ve Han Tümertekin
Yer: İstanbul, Türkiye
Yapım yılı: 2007



1910’lar ile 1950’ler arasında oluşmuş bir modern sanayi yerleşmesi olan Silahtarağa Elektrik Santralı’nın yenilenme projesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından gerçekleştirildi. Proje, Alibeyköy ve Kağıthane derelerinin arasında 107.000 metrekarelik bir araziyi kapsıyor. Müze, rekreasyon ve eğitim tesisleri içeren projenin santralistanbul 2007’de hizmet vermeye başlamış Emre Arolat, Nevzat Sayın ve Han Tümertekin imzalı bir proje.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©Emre Arolat Architects

santralistanbul proje tasarımında ilk aşama, bu geniş arazi için kapsamlı bir okuma yapılmasıydı. Haliç’te şu ana kadarki tüm yerleşme katmanlarının ayrıştırılmasının amaçlandığı süreçte hedeflenen, alanın koruma ve yenileme kararlarını en iyi şekilde verebilecek bir araç elde etmekmiş. Süreçte elde edilmiş olan veriler şöyleymiş: ilk olarak 1910’lu yıllarda hazırlanmış olan projeden izler, 40 yıl içerisinde oldukça yoğunlaşan sanayi tesisiyle birlikte gevşetilmiş olan proje kararları ve bu kararların dışına çıkan ihlaller, fonksiyonlarına göre oldukça net bir şekilde ayrılmış iki farklı tipte yapı  -bunlar makine ve kazan daireleri, lojmanlar- fakat bu yapıların ayırt edilemeyecek zamanın endüstri mimarisi özellikleri barındırması.



Bu veriler tasarımda en önemli odak noktalarını oluşturacak girdileri ortaya koymuş proje için. Proje genel anlamda bir yenileme ve koruma çalışması içerdiğinden, oldukça geniş bir alanda gerçekleştirilen tasarımda her türlü yapı için her türlü kararın ortak paydası bu veriler olmuş.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©Emre Arolat Architects

santralistanbul Çağdaş Sanat Müzesi, Santal İstanbul’da yıllar önce yıkılmış olan ve şu an yalnızca temel izlerinin seçilebildiği santrale hizmet eden iki kazan dairesinde, eski fonksiyon göz önünde bulundurulup yeniden işlevlendirilerek soyut bir tasarım yolu izlenmiş. Modern görünümüyle zamansızlaştırılmak istenen bu iki kopuk ama çok yakın kazan dairesini bir bütün ele alan Santral İstanbul Çağdaş Sanat Müzesi, ilk işlevlerine uygun kütleler ile kurgulanmış. Şimdiye kadar alışılagelmiş olan, bulunduğu tarihi çevreden ayrıştırma yönteminin askine tasarlanan haliyle herhangi bir döneme atfedilmemesi amaçlanmış yapının. Bahsedilen iki kütle cam köprülerle birbirine bağlanmış. Yine de çağdaş sanat müzesi yapısının günümüz modern mimarisiyle oldukça güçlü bir bağ kurduğu da söylenebilir gri, mesh ile oluşturulmuş cephesiyle.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©Emre Arolat Architects

Proje kapsamında yapılmış olan yapılar genel anlamda, alanın eski mimarisine atfen, bir iç çekirdek ve ona dokunmayan yarı geçirgen bir dış kabuk ile oluşturulmuş. Yalnızca zemin izleri ve bir duvarı ayakta olan eski kazan dairesi şu anki çağdaş sanat müzesi de bu yaklaşımla tasarlanmış, eski pencerelerin oluşturduğu delikli cephe yerine de metal tül ile kaplanmış ve betonarme ayaklar üstünde oturtulmuş. Seçilen cephe yapıya gündüz vakitlerinde bir görünmezlik; gece ise iç aydınlatmayla yarışamayan tül ile tümüyle görünür bir karakter katıyor. Bu da Santral İstanbul’u kapalı, etrafa dönük olmayan müze yapılarından bir hayli farklı kılmış.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©Emre Arolat Architects

santralistanbul Kütüphane Binası, 6 kazanı bulunan iki kazan dairesinde yapılmış. Nevzat Sayın tarafından tasarlanmış bina, eski yapıdan neyin değişeceği ve neyin olduğu gibi kalacağı ikilemiyle ortaya çıkmış. Sonuç olarak yapıda, kazanların bir cam tüp içine alınarak sergi alanı oluşturulmasına karar verilmiş. Rahat görülebilmesi adına duvarların çeperlerine yerleştirilen kitaplıklar ile kurgulanmış olan kütüphane, iki kazan dairesini önceden var olan bağlantı yapısıyla birbirine bağlıyor.



Yapının içlerine doğru ise okuma salonları yerleştirilmiş. Betonarme duvar ve zeminle oluşturulan yapı, çelik kolonlarla tamamlanmış. Buna uyum sağlaması amaçlanan kitaplıklar da çelikten yapılmış. Yapının dışında yer alan baca ve silolar da yenilenerek orjinal halleriyle sergilenmiş. Yapının orjinaline oldukça saygılı bir yaklaşım olan tasarım, kazan dairesi korunurken kütüphane oluşturulmasının zorluğuyla oldukça dikkat çekici bir yapı.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©santralistanbul

santralistanbul’un Eğitim Binaları, Nevzat Sayın ve Emre Arolat işbirliğiyle ortaya çıkmış. Santralin depoları, lojmanı, lokantası ve atölye binalarından oluşturulmuş yapılar, iki veya üç katlı. Eski binaların izlerini de taşıyor. Diğer binaların önüne geçmeyen bir tasarıma sahip olması amaçlanan eğitim binalarında, basit bir yaklaşım tercih edilmiş. Dışarıdan gözlemleme imkanı veren, öğrencilere nerede olduğunu hatırlatacak cam cepheli eğitim binalarında, taşıyıcı olarak betonarme tercih edilmiş. Gerekli geniş açıklıklarda çelik kullanılmış.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©santralistanbul

Son olarak santralistanbul’daki Enerji Müzesi, Han Tümertekin imzalı. Kültürel bir kampüs haline dönüştürülen İstanbul’un enerji kaynağı Santral’in türbinlerinin bulunduğu binada oluşturuldu. Ekileyici yapılardan biri olan bu eski bina, mekanik ekipmanlarıyla yapay peyzajı olan bir müze. Yapıya yalnızca müzenin sirkülasyonunu sağlamak için iskele, basamak ve asansörler eklenmiş. Enerji üretim serisinin gözlemlenmesine olanak sağlayan yapı, tamamen eski binayı kullanmış.

santralistanbul - Emre Arolat, Nevzat Sayın, Han Tümertekin

©Cemal Emden

Sonuç olarak Santral İstanbul tümüyle eski tesisten kalan ve tasarlamak istenen arasında güçlü bir bağ kurmuş. Oldukça modern olarak kurgulanmış müze yapısı ve eski mimarinin strüktürünü kullanan yaklaşımıyla iki mimari dili harmanlanmış. Müze içerisinde tamamen beton kullanımıyla oluşturulan sadelik ile yenilikçi. Bununla birlikte diğer yapılarda ise eskiyi koruyan, fonksiyonu ve iç dokunuşları ile Haliç tarihine saygılı bir yaklaşım görmek mümkün. Böyle yenilikçi projelerle yeniden keşfedilen Haliç, 19. yüzyılın sonlarından itibaren şanını kaybetmiş olsa da tekrar şehrin merkezlerinden biri haline gelmeye başlıyor.






RELATED POST