READING

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

Montparnasse Kulesi, Paris

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

©Luc Boegly/Artedia

Daniel Libeskind

“Montparnasse Paris’in en nefret edilen binası olduğu için efsanevi bir öneme sahip. Ben bu yapıyı çok güzel bir gökdelen olduğu için değil, temsil ettiği düşünceden dolayı savunuyorum. Parisliler, bu yapıyı gördükleri zaman paniklediler ve yoğun sürdürülebilir şehircilik anlayışını da terk ettiler. Tüm yüksek yapıları La Defense gibi şehirden uzak yerleşim bölgelerine ittikleri için şehirsel büyümeden uzaklaştılar. Parisliler, bu duruma estetik açıdan yaklaştı. Paris’in yaşayan, aktif bir şehir olması için yaşaması gereken sonuçları göz ardı ettiler. Böylece yaşayan bir şehirden çok bir müze şehri tercih ettiler. İnsanlar, şehir kavramına aşırı önem gösterdikleri için, karbon ayak izi, hızla tükenen kaynaklar, ve şehirlerin gittikçe azalan kapasiteleri gibi unsurlara dikkat etmediler. İnsanlığın kaliteli, düşük maliyetli yüksek binalara bu yüzden ihtiyacı var. İnsanların Londra’ya sadece iş için değil, kullanılabilir uygun mekanlar için de gitmeleri bir tesadüf değil. Hiçbir yeni kurulmuş şirket Paris’te iş kurmayı karşılayamaz. Evet belki Montparnasse Kulesi mimari bir dehanın sonucu ortaya çıkmamış fakat yapı gelecekte kurulması gereken şehir anlayışına dair izler taşıyor.”



Orange County Hükümet Binası, Goshen, NY  

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

© Jeff Goldberg/Esto

Zaha Hadid

“ 1960‘lar sosyal reform için dikkat çekici bir dönemdi. Değişim, özgürlük ve bağımsızlık önemli fikirlerdi. Günümüzde insanlar kamusal binaların daha süslü olmasını istiyor fakat o dönemde mimarlar zor projeler yapıyorlardı. Orange County hükümet Binası birbirleri içinden geçen iç ve dış kamusal mekanların birbirleri ile bağlandığı bir mimariye sahip. Yapının tasarımında bağlayıcılık ve insan ilişkileri ön planda. Yapının içinde nsanların etkileşim halinde olabileceği heyecanlı bir çok mekan üretilmiş. Bir yönetim merkezi olarak, bina demokrasi kavramını mekansal kurgusu ile ön plana çıkarıyor. Rudolp’un ortaya çıkardığı iş oldukça basit, fakat tasarımın güzelliği onun basitliğinde. Yapıyı daha şirin ve kibar yapmak için herhangi bir ekleme yapılmamış.”

Empire State Plaza, Albany

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

© Connie Zhou/Otto

Anabelle Selldorf

“ Ben bu kompleksi seviyorum. Mimari ve soyutluk açısından uçlarda bir tasarım. Uzaktan bakınca yapı Albany’nin silüetine karakter ve güç katarken, insan ölçeğine inilince Plaza toplum hayatında önemli bir rol oynuyor. İnsanların bu yapıyı çok kaba ve ürkütücü bulduklarını biliyorum, fakat bence yapı anıtsal özelliği ile ön plana çıkıyor. Bence, Plaza biraz daha yeşil alanlar ile zenginleştirilip günlük hayatın bir parçası haline getirilebilirse yapı bu kadar eleştirilmezdi. En nihayetinde Empire State Plaza’nın eleştirilme nedeni kucaklayıcı, insanları kendisinin bir parçası hissettiren bir havasının olmaması. Yapıya yaşamın girmesine izin verilirse, mekanlar daha yaşanabilir oluyor.



Vele di Scampa, Napoli

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

© Nick Hannes/Hollandse Hoogte/Redux

Ada Tolla

“Eğer biri Vele di Scampia’yı hiçbir tarihi arka plan eklemeden bile önüme koysa, ben bu yapının oldukça güçlü bir mimari eser olduğunu söylerdim. Vele di Scampia, barınma hakkını, herkesin bir evinin olması düşüncesini uygulayan ikonik yapılar. Bu evler inşa edildiğinde oldukça pozitif, iyimser ve yenilikçi oldukları düşünülüyordu. Evler bir mega yapının insanlığın bir sorunu olan kalabalık nüfusu ve şehir merkezinin kapasitesini aşması sorununu çözmesi fikrini taşıyordu. Ayrıca yapıları çevreleyen tüm yollara sosyalist İtalyan düşünce önderlerinin isimleri verilmişti, yapılar bu açıdan da iyimserdi. İç avlu ve yelkenli şekli Napoli şehrinin su ile yakınlığını yansıtıyor. Ancak Vele di Scampia hiç sevilmedi. Yapı tasarlandığı gibi inşa edilmedi. Mühendisler yapıyı değiştirdiler ve iç avluları azalttılar, bu nedenle içeri giren ışık miktarı oldukça azaldı. Okullar, ofisler gibi önerilen kamusal alanların hiçbiri inşa edilmedi. Yapı inşası sırasında, araziye izinsiz şekilde yerleştirildi, bu nedenle Camorra komplekse polislerin girişini engellemek için kapılar yaptı. Bu nedenle, Vele’ye mimari bir başarısızlık olarak bakmak çok yanlış. Yapılan hataların çoğu idari ve inşaat sırasında yapılan yanlışlıklar. Yıkım, yapılan hataları örtbas etmek için tercih edilen bir yöntem fakat doğru olan geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarmak.”

 

Tempelhof Havaalanı, Berlin

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

© Maximilian Meisse/Artur Images

Norman Foster

Tempelhof Havaalanı, modern çağın en önemli binalarından biri olmasına rağmen çoğu kişi tarafından hak ettiği takdiri göremiyor. Yapının mimarı Ernst Sagebiel, Musevi Erich Mendelsohn’un altında çalışmış, daha sonra Nazilere hizmet etmiş bir mimar. Yapı, gazetecilerin, politikacıların ve Musevilerin tutulduğu bir toplama kampının yanında bulunduğu için sürekli negatif yönleri ile ön plana çıkarılmış. Tempelhof Havaalanı, Nazi rejimine hizmet ettikten sonra, savaş sırasında farklı amaçlarla kullanılmış; Batı Berlin’deki insanlara buradan erzak götürülmüş. Yapı pek çok tezat ve paradoksu bünyesinde barındırıyor. Yapının ağırbaşlı, sert cephesi pek faşist bir izlenim vermiyor. İsveç’te görebileceğimiz türden bir cephe. Havaalanının arka cephesi ise konsol olarak çıkıyor ve kıvrılıyor. Eğer bu konsolun altından yürüseydiniz, bu tasarıma hayran kalırdınız. Tempelhof Havaalanı kahramansı bir mimariye sahip. Fakat bu anlamsız, şatafatlı bir şekilde değil. Bazı tarihi eserler geçmişleriyle ilgili rahatsız edici özelliklere sahiptirler ancak bu olumsuzluklara rağmen her biri çoğu açıdan insanlığa örnek olabilir.



BT Kulesi, Londra

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

© Andy Spain

Amanda Levete

“Beni BT Kulesi ile ilgili büyüleyen şey bir telekomünikasyon kulesi olan binanın fonksiyonu. Kulenin amacı yüksek olması. Şimdi aynı işe yarayan uydular olduğu için gereksiz gözüktüğü için kule görsel ve sembolik önemini kaybetti. BT Kulesi 1965 yılında tamamlandığında ben 10 yaşındaydım ve kule Londra’daki en yüksek yapıydı. Kuzeye doğru gittiğinizi BT Kulesi’ni görünce anlardınız. Bu Londra’nın günümüzdeki silüetine bakıldığında oldukça sıra dışı. Ayrıca BT Kulesi bir seyir terası olan ilk binaydı, böylece Londra ile etkileşim kurabiliyordunuz. Pek pahalı olmayan bir restoranı vardı. Günümüzde, yüksek yapılar şehrin silüetini özel çıkarlar uğruna sömürüyorlar. Ama Londralılar nostaljik de olabilir; eski bir elektrik santralini şuan bir sanat müzesi olarak kullanıyoruz. Bu bağlamda yapı şık ve ince bir silindirden çok daha fazlası.

Centre Pompidou, Paris

7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor

© Charles Platiau/Reuters

Vincent van Duysen

“Ben bu yapının cesurluğuna ve açıklığına hayranım. Centre Pompidou bir bina olarak şehre, zamana ve bulunduğu yere katkıda bulunuyor. Burası çevreye hiçbir saygı duymayan, önemli modern sanat koleksiyonlarını izleyebildiğiniz, oldukça dışavurumcu, renkli, kompleks bir kültürel fabrika. Centre Pompidou’nun, bulunduğu mahalleyi, Marais’yi ve Paris’in kendisini reddettiği söyleniyor. Yapı Paris’teki pek çok taş, güzel doğal renklerle bezenmiş binanın arasında bir mimari makine gibi ön plana çıkıyor. Diğer taraftan, Centre Pompidou yılda milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen bir kültür merkezi. Ben mimarlık okuduğum dönemde gözlerimi bu binadan ayıramazdım. Yapı tipik müze modelini davetkar ve kamuya açık bir kimliğe dönüştürüyor. O dönemde mimari bazı şeyleri alışılmadık şekilde yapıp şok yaratmalıydı. Bu şoklar pek çok olumsuz fikri ve duygusallığı beraberinde getirdi.”

 


Kaynak: Alexandra Lange, T Magazine

https://www.nytimes.com/interactive/2015/06/05/t-magazine/architects-libeskind-zaha-hadid-selldorf-norman-foster.html


RELATED POST

  1. […] açısından korunması gereken bir yapı. Zaha Hadid’in yapıyla alakalı düşüncelerini 7 Mimar Dünyaca Nefret Edilen Binaları Savunuyor makalesinde […]