Bangladeş Ulusal Meclis Binası (Bangladesh National Assembly Building), Louis Kahn’ın Hindistan İşletme Enstitüsü ile birlikte Asya’da tamamladığı en önemli iki projesinden biri. Bir diğer adı ile Jatiyo Sangsad Bhaban olarak bilinen meclis binası Bangladeş’in başkenti Dakka’da bulunuyor. Ülkenin tüm parlementer sistemine ait kurumları bünyesinde bulunduran yapı dünyanın en büyük hükümet binalarından da bir tanesi.
Bangladeş Ulusal Meclis Binası, çoğu mimar tarihçisi ve akademisyen tarafından Kahn’ın en büyük ustalık işi olarak değerlendirilir. Meclis binası yalnızca Dakka ya da Bangladeş için değil, tüm dünya için türünün tek örneği bir tasarım. Kahn’ın tasarımına 1962 yılında başladığı yapı, ölümünden tam 8 yıl sonra, 1982 yılında tamamlanabilmiş. Binanın yapımına 1971 yılında, Bangladeş’in Pakistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesi sebebiyle ara verilmiş. Bangladeş’in bağımsızlığını ilan etmesi, Kahn’ın anıtsal eserinin ülke demokrasi ve bağımsızlığı adına çok daha sembolik bir önem kazanmasına sebep olmuş ve yapılan maddi destekler ile meclis 1982 yılında tamamlanmış. Günümüzde meclis binası hem dünya mimarlık tarihi hem de Bangladeş hükümeti için paha biçilemez değerde.
Kahn’ın çoğu eserinde olduğu gibi, meclis binasında da Le Corbusier’nin izlerini görmek mümkün. Kahn’ın özellikle Chandigarh’tan etkilendiğini söylenebilir. Ancak Kahn, Le Corbusier’den olduğu kadar İslam dünyasındaki mimari örneklerden de ilham almış. Hindistan bulunan bir saray, cami ve anıt-mezar olan Sarkhej Roza’nın Bangladeş Ulusal Meclis Binası tasarımı üzerinde etkileri olduğu söylenebilir.
Dünya genelinde İngilizce adı ile, Bangladesh National Assembly Building olarak bilinen yapı Dakka’da bir çölün ortasında devasa bir kütle. Yapı ana meclis salonunun etrafında yer alan 8 hacmin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Meclis salonunun planın merkezinde yer alması hem demokrasinin önemini vurgulayan bir sembol hem de Kahn’ın fonksiyonel tutumunun bir göstergesi. Ofis alanları, otel ve restoran gibi yardımcı hacimler merkezi hacimin etrafına yerleştirilerek işlevsel bir mekansal kurgu ortaya çıkarılmış.
Kahn, yapının cephelerine eklediği geometrik şekiller ile tasarımına kimlik kazandırmış. Binaya dramatik bir hava kazandıran bu şekiller Bangladeş kültüründen esinlenilerek ortaya çıkarılmış abstrakt formlar. Ayrıca cepheden kesilmiş bu parçaların binanın ışık ile kurduğu ilişkiyi güçlendirdiği de aşikar. Zaten ışığı mekanın içine dramatik olarak almayan bir bina Kahn’ın elinden çıkmış olamaz. Cephelerdeki bu açıklıklar da tam olarak ışığı diğer çevresel unsurları binanın içine kabul eden birer kontrol elemanları olarak görev yapıyor.
Dakka’nın iklimi göz önünde bulundurulduğunda Kahn’ın yarattığı bu geçirgen kabuğun önemi daha da ön plana çıkıyor. Yapının cephesi, binanın içini güneş ve ağır yağışlardan korurken binanın içinde havanın serbest bir şekilde dolaşabilmesini sağlıyor. Üçgen, dikdörtgen, çember ve kemer şeklindeki bu farklı açıklıklar cephe herhangi bir pencere eklenmesini engellerken tipik anıtsal bir yapının ortaya çıkaracağı kullanım sorunlarını da ortadan kaldırıyor.
Kompleks oldukça büyük yapay bir gölün ortasında yer alıyor ve kuzey-güney doğrultusunda karaya bağlanıyor. Sekizgen şeklindeki ana salonun etrafında konumlanan 9 bloğun hepsi tek başına duruyor. 9 katlı bu blokların her biri yalnızca üç kotta birbirleriyle bağlantı kuruyor. Blokların köşelerinde birbiriyle aynı 4 ofis bloğu yer alıyor. Kahn, yapı içindeki sirkülasyonu da oldukça titiz bir şekilde çözmüş. Meclis binasının içinde farklı türdeki asansörler ile işleyen kompleks bir ulaşım ağı var.
Bangladeş Ulusal Meclis Binası, strüktürel olarak da tipik bir Kahn tasarımı. Yale Üniversitesi Sanat Galerisi (YUAG) ve Kahn’ın pek çok ölçekteki projesinde de olduğu gibi meclis binasında da olabildiğince az kolon kullanılmış. Kimi yerde kolonlar duvarlar ve bölücü elemanların arasında saklanırken, kimi yerde ise doğrudan duvarlara yük taşıyıcı özellik verilmiş.
Yapı, sunduğu farklı girişler ile ziyaretçilerine farklı mekansal deneyimler üretiyor. Bina her bir girişte farklı bir şekle bürünüyor. Tek tarafında silindirik kuleler ön plana çıkarken diğer tarafta açılı duvarlar dikkat çekiyor. Binanın formal kompozisyonunu yer kotundan bakarak anlamak neredeyse imkansız.
Bina her ne kadar farklı karakterdeki hacimlerden ve çok katlı bloklardan oluşsa da dışarıdan bakıldığında tek bir kütle gibi okunuyor. Bu yaklaşım, Kahn’ın 1951 yılında Yale Üniversitesi Sanat Galerisi ile başladığı bu anıtsal form anlayışının en önemli göstergelerinden biri. Ancak Kahn’ın tasarımlarını diğer monumental mimari örneklerinden ayıran en önemli özellik Kahn’ın her zaman insan ölçeğinde çalışmış olması. Bangladeş Ulusal Meclis Binası da içeri adım atıldığından itibaren insana ve insanın mekan içindeki algısına göre tasarlandığını gösteren bir tasarım.
Yapıya karakterini veren bir diğer unsur ise yine Kahn ile özdeşleştirebileceğimiz malzeme tercihleri. Eserlerinde uygulaması basit, kolay bulunabilir ve ucuz malzemeler kullanan Kahn, Bangladeş Ulusal Meclis Binası’nda da beton ve kırmızı tuğla kullanmayı tercih etmiş. Yapı, 1987-1989 döneminde Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülmüş.
NO COMMENT