READING

Bir mimari başkaldırı: Arts&Crafts

Bir mimari başkaldırı: Arts&Crafts

Arts&Crafts (Türkçesi Sanatlar ve El sanatları) akımı, dekoratif sanat dallarında 1880’lerde ortaya çıkmış önemli mimari akımlardan biridir. Britanya kıtasında doğan bu akım, Ada’dan 30 yıl içerisinde önce Avrupa’ya daha sonra ise Kuzey Amerika ve Japonya’ya kadar ulaşmış ve bir çok sanatçıyı etkilemiştir.



Arts&Crafts akımı, yalnızca sanatsal bir akım olarak değerlendirilemez. Bu akım, hızla endüstriyelleşen 19. yüzyıl global dünyasına bir başkaldırıdır ve sanatsal önerilerinin yanı sıra ekonomik ve sosyal reformu da öngören bir akımdır. Bu nedenle, akım yalnızca ‘form’ değişikliğini değil, aynı zamanda sistem ve işlev değişikliğini de öngörmüştür. Sanayi devrimi ardından gelen makineleşme ve seri üretim kültürü sebebiyle yozlaşmış, dejenere olmuş kültürel değerleri eleştiren bu akım, sanayileşmenin karşısında sanatsal bir eylem olarak savaşmaya çalışmıştır. 1800’lerin sonunda ortaya çıkan fabrikalaşma furyasının sonucu olarak ortaya çıkan seri üretim akımının sonucunda üretilen ürünlerin kalitesinin düşük olması ve sanatsal bir özelliğinin olmaması, bu akımı destekleyen sanatçıların eleştirdiği temel noktalardan biridir. Ortaçağ zanaatlarından, romantik ve folklorik stillerden beslenen Arts&Crafts akımı, üretilen ürünlerin sanatsal niceliklerini de arttırmayı hedeflemiştir.

Trellis duvar kağıdı, 1862, William Morris

Bu sanat akımının en önemli öncülerinden biri, 1934 doğumlu ünlü tasarımcı, şair, yazar, çevirmen ve aktivist William Morris’tir. Morris, kendisinden önce gelen iki önemli Neogotik mimarın söylemlerinden oldukça etkilenmiştir: John Ruskin ve A.W.N Pugin. William Morris, John Ruskin’in ürettiği fikirleri hayata geçirerek Arts&Crafts akımının temellerini oluşturmuştur. Morris aynı zamanda “Pre-Raphaelite Brotherhood” akımının da temsilcilerinden biridir.

“Evlerinizde işe yaramayan veya güzel olmayan hiçbir şeyi bulundurmayın.”
-William Morris

Morris, birkaç arkadaşı ile beraber, Morris, Marshall ve Faulkner Şirketi’ni 1862’de kurmuştur. Her ne kadar bu şirket yola çıkarken hedeflediği işleri başaramamış olsa da, sanat tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu şirket, Sanayi Devrimi ardından gelen makineleşme trendine bir alternatif getirilebileceğini kanıtlamıştır. Morris ve ortakları, atölyeler kurarak, el-işi eserler üreterek endüstriyel sisteme alternatif bir system önermiştir ve bu başarı dünya çapında bir çok sanatçıyı etkilemiştir.

“Makine ile üretim tamamen şeytanidir.”

Arts&Crafts akımının mimari yansımaları da dünya çapında yankı uyandırmıştır. Viktoryan mimarinin tekdüzeliğinden sıkılmış olan mimarlar, Arts&Crafts akımını geçmişe dönüş amaçlı kullanmışlardır.



Bu akımın en önemli mimari eserlerinden biri William Morris ve Phillip Webb tarafından tasarlanan ‘Kırmızı Ev’ olarak gösterilebilir. Bu yapı, Arts&Crafts akımının mimari üzerinde yansımalarını ve radikal değişimleri en belirgin şekilde gösterebilmektedir. Bu akımın en özgün özelliklerinden biri, her yapı elemanının özel olarak tasarlanmış olmasıdır. Her yapı elemanının belli bir amacı vardır ve bu amaç uğruna el-yapımı olarak tasarlanmıştır.

©Ethan Doyle White

Geçmişe dönüş sinyallerini Gotik ve Romanesk unsurlar ile sağlayan Webb, yapısında simetriyi, tekrarı ve hiyerarşiyi reddetmiştir. Bina üzerindeki her pencere, farklı yükseklikte ve farklı şekilde tasarlanmıştır. Pencere içeriye ışık almayı sağlayan bir araçtır ve yalnızca bu amaca hizmet etmek için binanın üzerinde bulunur. Bu nedenle her pencere birbirinden farklı olabilir. Aynı şekilde,  yapının plan düzleminde de simetrik unsurlar reddedilmiş ve tamamen fonksiyona yönelik bir plan şeması oluşturulmuştur. Estetik kaygılar fonksiyon uğruna reddedilmiştir. Buna ek olarak, yapıya ismini veren kırmızı tuğlalar da Arts&Crafts döneminin önemli strüktürel elemanlarından biridir.

 




RELATED POST