Centre Pompidou

Mimar: Renzo Piano + Richard Rogers
Yer: Paris, Fransa
Yapım yılı: 1971-1977

Paris’in mimari ikonlarından biri olan Centre Pompidou, 70’li yıllarda kariyerlerinin henüz başındaki Renzo Piano ve Richard Rogers’ın ortak tasarımıdır. Günümüzde Paris’in en önemli sanat merkezlerinden biri olan Centre Pompidou, dünyanın farklı noktalarından gelen çağdaş sanat eserlerini bulunduruyor. İlk olarak 1971 yılında, dönemin Fransa Başkanı Georges Pompidou’nun isteği üzerine düzenlenen uluslararası yarışmayı Piano ve Rogers’ın inşa edilen bu yapı, 1977’de tamamlanmış ve bu tarihten itibaren Paris’in -ve modern mimarinin- en önemli yapılarından biri olmuş.

©RPBW / Gianni Berengo Gardin

Bir tür “gelişen mekansal diyagram” olarak tasarlanmış olan yapı, dönemine bir dizi yeni teknik karakteristik özellik tanıtıyor. Bu çekilde de dünyada eşi benzeri olmayan bir eser olarak modern mimarlık tarihine geçmiş olan Centre Pompidou, yeni nesil kültürel mekanlar için bir ilham kaynağı ve geleceğin kültür yapıları için bir çeşit prototip. Yapıyı döneminde sıradışı kılan ilk yaklaşım, iç mekanı hiçbir katta kesintiye uğratmayan ve iç mekanın serbestliğini maksimize eden taşıyıcı sistem kurgusu. Bu yaklaşım sayesinde iç mekanda tamamen esnek ve isteğe göre bölmelendirilebilen yapı çelik ve cam birlikteliği, bütün servis ve sirkülasyon elemanlarının yapı dışında kurgulanmış olmasıyla da döneminin öncü yapılarından biri haline geliyor. Kurgusuyla döneminde fütüristik olarak da algılanan Centre Pompidou aynı zamanda 1960’larda Superstudio ve Archigram tarafından geliştirilmiş mimari ütopyalarının mirasçısı olarak anılıyor.

Centre Pompidou - RPBW

©RPBW / Gianni Berengo Gardin

Yenilikçi ve hatta mimaride çığır açan karakteriyle 20. yüzyılın simge binalarından biri haline gelen Centre Pompidou’da strüktürel yapı, yapıya mimari karakterini sağlayan en önemli parçalarından biri. Yedi katı yerin üstünde toplam 10 kattan oluşan yapının  tamamında çelik elemanlar kullanılmış. Yapının 48 metrelik devasa açıklığı, makas kirişler ile tek seferde geçiliyor. Bu makas kirişler, kolonlara kalıp döküm ‘gerberette’ler ile bağlı. Bu şekilde, yapının 48 metrelik açıklığının kolon kullanılmadan geçilmesi, binanın içerisinde kolonsuz serbest mekanlar yaratıyor: yapıda 50 x 170 metrelik serbest bir alan oluşturulmuştur.

Beaubourg Platosu adı verilen 2 hektarlık bir alan üzerine kurulan proje, bu alanı kullanış biçimiyle de fark yaratmaktadır. Centre Pompidou, 2 hektarlık proje alanının yalnızca yarısını kaplamakta. Eski Paris mahallelerinin de bulunduğu proje alanının yarısı için ise, küçük bir eğim ile yapının girişine doğru alçalan bir meydan tasarlanmış. Yapının önünde yaratılan bu kamusal alan, zamanla Paris’in en çok kullanılan meydanlarından biri haline gelmiştir.

Centre Pompidou - RPBW

©RPBW / Michel Denancé

Yapının içerisindeki mekansal serbestliği biraz daha arttırabilmek için, sirkülasyon ve servis elemanları da binanın dışına taşınmış. Yapıyı dolaşan asansör ve yürüyen merdivenler, taşıyıcı sistemin bulunduğu meydan cephesine yerleştirilmiş. Aynı zamanda, yürüyen merdivenler, bina cephesinde transparan cam tüplerin içinde zig-zag çizerek yükselmektedir. Bu sayede binada yukarı çıkıldıkça, farklı Paris manzaraları izlenebilmektedir. Centre Pompidou’nun Beaubourg caddesine bakan cephesinde ise mavi, yeşil, sarı ve kırmızı renkte borular bulunduruyor. Mavi, havalandırma borularını; yeşil, su borularını; sarı, elektrik tesisatını ve kırmızı da düşey sirkülasyonu temsil etmektedir. Yapıda tesisat elemanları, işlevlerinin ötesinde kullanılarak estetik algıyı oluşturan bütünün bir parçası oluyor.

©RPBW / Gianni Berengo Gardin

Birçok bağlamda dönemine oldukça radikal, fütüristik, yenilikçi ve öncü bir tasarım ortaya koyan Centre Pompidou, yapıldığı dönemde Parisliler tarafından oldukça eleştirilmiş. Bunun nedeni daha sonra modern mimarinin sembollerinden biri haline gelecek olan bu yapının, kentliler tarafından bulunduğu alanın hemen yanındaki Paris tarihi dokusuna uymadığının düşünülmesi. High-tech (yüksek teknoloji) ve brütalizmi harmanlayan Centre Pompidou’nun tasarım anlayışı, modern mimariye Richard Rogers ve Renzo Piano’nun kazandırdığını söyleyebileceğimiz döneminin ötesinde bir tasarım algısı.




RELATED POST

  1. […] şehir modellerinden 1976 yılında Renzo Piano ve Richard Rodgers tarafından tasarlanan Centre Pompidou‘ya kadar dünya çapındaki pek çok proje Price’ın planlarından etkilenmiştir. […]

  2. […] of London Binası, Centre Pompidou tamamlandıktan sonra 1977’de Renzo Piano ve Richard Rogers’ın eski bir sigorta şirketi olan […]