Bauhaus Kadınları

Bauhaus Kadınları

Modern sanatın en ünlü figürleri 20. yüzyılın başında kurulan Bauhaus okulunun üyelerinden Walter Gropius, Ludwig Mies van der Rohe, Marcel Breuer, Paul Klee ve Josef Albers gibi isimler. Bu isimler gibi Bauhaus’ta eğitim almış, ezberbozan tasarımlara imza atmış kadın tasarımcılar ise gölgede kalıyor. Kadınlar, okula alınsa da o zamanlar manifestosu “cinsiyet ve yaşa bakmadan düzgün itibara sahip herkese kapılarını açan kurum” olan Bauhaus’ta oldukça güçlü cinsiyet önyargılarını yapısında barındıran bir eğitim içindeydi. Kadınların erkeklerin gidebildiği ressamlık, oymacılık ve mimarlık atölyeleri yerine dokumacılığa devam etmesi teşvik ediliyordu. Bauhaus’un kurucusu Walter Gropius’un savunduğu bu ayrımcılığın sebebi mimarın ‘erkeklerin 3 boyutlu düşünebilme yeteneğinin yanında kadınların yalnızca 2 boyutta düşünebilmesi’ düşüncesi. 2019’da 100. yılı kutlanacak olan deneysel Alman sanat okulu Bauhaus bünyesindeki kadın dokumacılar, endüstri ürünleri tasarımcıları, fotoğrafçılar ve mimarlar Bauhaus hareketine ve daha sonra tüm modernizme büyük katkılar yapmış. Okulun sanat ve fonksiyonu bir araya getiren yaklaşımını bir adım öteye götüren Anni Albers, Marianne Brandt ve Gertrud Arndt gibi isimler kendilerinden soranki nesiller için de birer ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Bu makalemizde Bauhaus’un mirasına katkısı olan 10 kadından bahsedeceğiz.

1. Anni Albers (1899-1994)

Anni Albers

Anni Albers ve Knot 2 İsimli Eseri

Annelise Fleischmann, daha sonra Anni Albers, rahat yetiştirilme tarzına bir çeşit ayaklanma olarak Hamburg Sanat ve El Sanatları Okulu’nda (School of Arts and Crafts in Hamburg) başladığı eğitiminden sonra en yoksul dönemlerinde Bauhaus’a gitti (1922). Albers okulda, bir kadın öğrenci olarak seçenekleri dar olduğu için, dokuma atölyesine devam etti. Hızlı bir şekilde tenikleri ve estetik zorlukları kavrayarak dokuma sanatında deneysel teknikleri ve modern tasarım anlayışıyla bir nevi devrim yarattı. Paul Klee’den ve “onun çizgi, nokta veya bir fırça darbesiyle yaptıklarından” etkilenen Albers, dokuma sanatında keskin hatlı çalışmalarıyla kendine özgü görsel bir dil oluşturdu. İlk çalışmalarından olan duvar kilimleri daha sonra sanatta geometrik soyutlama akımına büyük katkı sağladı.

Albers, kumaşların fonksiyonel özelliklerini keşfeden çalışmalara da imza attı: pamuk ve selofandan sesi emen ve ışığı yansıtan bir perde tasarladı. Anni, 1931’de Bauhaus’un dokumacılık atölyesinin başı olarak okulda bu mevkilere gelebilen ilk kadın oldu. 1933’te Nazi yönetiminin gelmesi nedeniyle Amerika’ya giden ve burada bir stüdyo kuran tasarımcı, dikkat çeken çalışmaları nedeniyle Knoll gibi ünlü ve büyük firmalara kumaş tasarlamaya başladı. Aynı zamanda Anni Albers MoMA’da (Museum of Modern Art) solo sergisi olan ilk tasarımcı oldu (1949).

2. Marianne Brandt (1893-1983)

Marianne Brandt

Marianne Brandt ve Tasarımı Çay Servis Seti

László Moholy-Nagy bir hayli etkilenen Brandt, 1924’te Nagy’nin kendisine yer açmasıyla daha önce kadınlara yasaklanan metal atölyesine dahil oldu. Atölyede Bauahus ile anılan en ikonik tasarımlara imza attı. Bunlardan bir tanesi ikiye bölünen bir metal top gibi olan küllük ve öğrenciyken ilk tasarımı olan gümüş demlik ve süzgeç. Bauhaus’taki yılları boyunca Brandt, Almanya’nın en meşhur endüstriyel tasarımcılarından oldu. 1928’de Moholy-Nagy’nin okuldan ayrılmasıyla da metal atölyesinin başı olarak onun yerini aldı -erkek ve buna karşı olan meslektaşlarını yenerek. Aynı yıl okulun ticari anlamda en başarılı objelerinden birini tasarladı: Kandem başucu lambası. Marianne, 1929’de Bauhaus’tan ayrılarak madeni eşya şirketi Ruppelwerk Metallwarenfabrik GmbH’nin tasarımd departmanın direktörü oldu.

3. Gertrud Arndt (1903-2000)

Gertrud Arndt

Gertrud Arndt ve Gropius’un Odasındaki Halı Tasarımı

Gertrud Arndt’un en büyük arzusu mimar olmaktı fakat 1923’te Bauhaus’a ilk geldiğinde okulda henüz mimarlık derslerinin olmadığını gördü. Bunun üzerine Arndt, kendini dokumacılık atölyesinde kendini geometrik desenlere sahip kilimler tasarlarken buldu. Bunlardan bir tanesi Bauhaus’un kurucusu olan Walter Gropius’un odasını süsleyen ikonik halı. Dokuma tezgahındaki başarısına rağmen Gertrud Arndt, okulun programının dışında fotoğrafçılığıyla modern sanatçılar için en ilham verici figürlerden biri halie geldi. Bu dalda kendi kendini eğitin Arndt, fotoğrafçılığa etrafındaki yapıları ve kentsel alanları çekerek başladı. Daha sonra kendi kocasının mimarlık şirketi için yaptıkları yapıları fotoğrafladı. Fakat “Mask Portraits” isimli hayalperest otoportre serisi Gertrud Arndt’ın asıl mirası denebilir. Arndt’ın birçok geleneksel kadın figürü rolüne girdiği ve peçe, dantel ve şapka giydiği bu portreler şimdilerde feminist sanatçıların öncülerinden biri olarak değerlendiriliyor.

4. Alma Siedhoff-Buscher (1899-1944)

Alma Siedhoff-Buscher

Alma Siedhoff-Buscher ve Mobilya Tasarımı

Siedhoff-Buscher, Bauhaus’un dokumadan erkek egemenliğindeki ahşap heykel atölyesine geçen az kadından biri. Burada Siedhoff-Buscher birçok başarılı oyunca ve mobilya tasarımına imza attı -şu an hala üretimine devam edilen ‘küçük gemi inşa etme oyunu’ gibi. Oyun, Bauhaus’un prensiplerini şekillendiren doktrinlerini yansıtıyor: ana renklerde bir tekne şeklini oluşturabilen ve birçok yaratıcı deneye olanak veren 22 adet blok. Boyama kitabı tasarımları da olan Siedhoff-Buscher’ın işlerinin en dikkat çekeni tasarımcının Haus am Horn’da tasarladığı çocuk odası. Haus am Horn, Bauhaus üyelerinin akımın estetiğini örnekleyen ev tasarımı. Siedhoff-Buscher evdeki odayı modüler, yıkanabilir beyaz mobilyalarla doldurdu. Her bir parçayı çcocukla beraber büyümesi için tasarladı -kitap raflarına dönüşebilen bir kukla tiyatrosu, çalışma masasına dönüşen bir bebek alt değiştirme masası gibi ögelerle.

5. Gunta Stölzl (1897-1983)

Gunta Stölzl

Gunta Stölzl ve Halı Tasarımı

“Nothing hinders me in my outward life, I can shape it as I will,”

1919’da 22 yaşında okula gelen Stölzl, Bauhaus’un en eski üyelerinden. Sanatçı aynı yıl kaleme aldığı cesur günlük yazıları daha sonra çağın en önemli tasarımcılarından biri olarak alınan Stölzl’e bambaşka bir ün de kazandırmış. Bauhaus’taFarklı farkı disiplinlerle ilgilenen Stölzl 1926-1931 yılları arasını dokuma ile uğraşmış ve kısa sürede oldukça başarılı olmuş. Bu atölyede dalgalı çizgilerden oluşan ve değişerek mozaiklere ve renkli karelere dönüşen, yamalarıyla yaptığı karmaşık desen kullanımıyla dikkat çekmiş. Bu karmaşık dokumalar daha sonra halılara, duvar kilimlerine ve Marcel Breuer’in tasarımı olan sandalyelerin kaplamalarına dönüşmüş. Bir Yahudi ile evlendikten sonra Naziler tarafından Almanya’dan sürüldükten sonra Stölzl, Bauhaus’tan arkadaşıyla kendi el dokumacılığı şirketini kurdu. 1967 yılına kadar şirketini kendi yönetti ve sayısız halı ve dokuma kumaş tasarımları yaptı. Tasarımları için: “Biz çağdaş ilgiye sahip yaşayan nesneler yaratmaya çalıştık. Bizim için deneyimlerimizi materyal, ritim, orantı, renk ve formla şekillendirmek için hayal gücümüzü tanımlamak çok önemliydi.” demiş bir keresinde Gunta Stölzl.

6. Benita Koch-Otte (1892-1976)

Benita Koch-Otte

Benita Koch-Otte ve Tasarımı

Bauhaus’a katılmadan önce de kızlara özel ortaokulda el sanatları ve çizim dersleri veren Koch-Otte, katıldıktan sonra Bauhaus’ta dokumacı ve ressam arkadaşı Stölzl ile soyutlama akımına yeni yaklaşımlar için kumaşları kullandı. Daha sonra Bauhaus’taki fotoğraf departmanının başı Heinrich Koch ile evlenip Nazi rejiminden kaçmak için 1929’da Prag’a taşındı. Daha sonra tekrar Almaya’ya dönen Koch-Otte, burada bir tekstil atölyesinin başı oldu ve dersler vermeye başladı. Yenilikçi dokuma sanatı anlayışıyla akıllara kazınmış olan Benita Koch-Otte’nin tasarımı olan kumaşlar bugün hala üretimde.

7. Otti Berger (1898-1944)

Otti Berger

Otti Berger ve Halı Tasarımı

Berger, Bauhaus’tayken dokuma atölyesinin en yaratıcı üyelerinden biri olarak anılırmış. Daha dışavurumcu ve düşünsel bir yaklaşıma sahip olan tasarımcı, dönemin akımına göre çağdaş tasarımlara da imza atmış. 1931’de Stölzl dokuma departmanını başı olarka görevini bırakınca, Berger pozisyonu almış faat 1 yıl sonra kendi tasarımlarını özgürce yapmak için okuldan ayrılmış. Daha sonra Otti Berger, Berlin’de kendi tekstil atölyesini açmış. Otti, eskiden Bauhaus üyesi olan Moholy-Nagy’nin Chicago’da açtığı Yeni Bauhaus okulu bünyesine katılmak için başvuru değerlendirmesi beklediği sıralarda Hırvatistan’a geri dönmüş ve burada Naziler tarafından tutuklanıp Auschwitz’e götürülmüş. 1944 yılında burada ölen Berger’in eserleri Met ve Chicago Sanat Enstitüsü’nde (Art Institute of Chicago) sergileniyor.

8. Ilse Fehling (1896-1982)

Ilse Fehling

Ilse Fehling ve Çizimi

Heykeli formlar ve tiyatro tasarımı gibi konularda kendi adını duyurmuş bir tasarımcı olan Fehling, Bauhaus’tayken (1920-1923) ressam Paul Klee ve heykeltraş Oskar Schlemmer’den dersler almış. Ilse Fehling’in tasarımı olan tiyatro setleri ve objeler fonksiyonellik ve mizahı bir araya getiren bir yaklaşıma sahip. Sanatçı 1922’de kendi tasarımı olan çubuk kukla gösterilerinin yapıldığı dönen sahnenin patentini aldı. Bauhaus’tan ayrıldıktan sonra Berline taşınan tasarımcı, serbest olarak sahne tasarımları, kostüm tasarımları ve heykeller üzerinde çalışmalar yaptı. 1927’de Fehling eserleriyle Fritz Gurlitt Gallery’de bir solo sergiye sahip oldu. Roma’da geçen yıllarından sonra (1930’ların başı) Almanya’ya dönerek metal ve taşla kübizm ve maddesellik akımını birleştiren heykeller yaptı. Sanatçının tasarımları zamanında ‘dejenere’ eserler olarak anıldı. Fehling, uzun yaşamı boyunca tasarımlarına devam etti ve oldukça çeşitli bir koleksiyona sahip oldu.

9. Margarete Heymann (1899-1990)

Margarete Heymann

Margarete Heymann ve Çay Seti Tasarımı

21 yaşında Heymann, kadın akranları gibi Bauhaus’un dokuma atölyesine katılmayı reddetti. Gropius’u kendisine seramik atölyesinde yer açması için ikna ederek bu atölyeye katıldı. Burada genç ve özgür düşünceye sahip sanatçı üçgenlerden, dairelerden meydana gelen ve pullarla konstrüktivist desenlerle süslediği açılı objeler yaramaya başladı. Öğretmeni Gerhard Marcks ile çatışmaları nedenyile 1 yıl sonra departmandan ayrıldı. Bundan sonra Heyman kendi tasarımlarını üreten kendi atölyesini kurdu -Haël-Werkstätten. Oldukça hızlı bir şekilde ünlenen tasarımlar Avrupa ve Amerika’da şık mağazalarda satılmaya başlandı. 1934 yılında Yahudi olması nedeniyle şirketini bırakmak zorunda kaldı ve Nazilerden kaçak için İngiltere’ye gitti. Burada yeni bir şirket kurdu -Grete Pottery. Daha sonra hayatını resim yapmaya adadı.

10. Lou Scheper-Berkenkamp (1901-1976)

Lou Scheper-Berkenkamp

Lou Scheper-Berkenkamp ve Çocuk Kitabı için Çizimi

Bauhaus’taki birçok çağdaş sanatçı gibi Scheper-Berkenkamp tutkulu bir koloristti. Bauhaus’un duvar resmi atölyesinde bu ilgisini bastıran sanatçı, bu atölyedeki çok az kadından biriydi. İşleri sayesinde Moskova’ya giden Scheper-Berkenkamp, burada başka bir Bauhaus sanatçıcı olan kocası Hinnerk Scheper ile Mimarlıkta ve Kent Peyzajında Renk için Danışma Merkezi’ni (Advisory Centre for Colour in Architecture and the Cityscape) kurdu. Böylece Moskova’da bina cepheleri ve iç mekan tasarımları için renk şemaları oluşturmaya başladı. 

1933’te Bauhaus’un kapamsının ardından Scheper-Berkenkamp, ressam olarak kariyerine devam etti, çocuklar için mizah kitapları ve fantastik maceraler içeren kitaplar çıkardı. Garip hikayelerle sürrealist resimleri birleştiren ilk kitaplardan birine (The Stories of Jan and Jon and their Pilot Fish-1974) imza atan sanatçı, kocasının ölümüyle renk tasarımı işini devraldı. Hans Scharoun’un Berlin Filarmonik’i, Berlin’deki Mısır Müzesi ve Tegel Havalimanı Binası gibi işlerde renk şemalarını düzenledi.


RELATED POST